19 Kasım 2013 Salı

Birbirinden Güzel Tasarım Akvaryumlar

Bir birinden güzel ev içi akvaryum tasarımlarından en güzel ve göze hoş gelen resimleri sizin için paylaşmak istiyorum. Evinizin güzel bir yerinde, bir köşesinde bir akvaryuma bakarak oturmak ve balıkları izleyerek onların güzelliklerini ve hareketlerini dinlenmek, görmek ister misiniz ?


İyi planlanmış ve güzel tasarlanmış bir akvaryum hem evinize şıklık katacak bir dekor hemde bakarak dinlenebileceğiniz çok güzel bir köşeniz olmasını sağlamış olacaksınız ve sizde vakit geçirerek dinlendiğinizin farkına varacaksınız.

Bizde bir birinden güzel ev içi akvaryum uygulamalarından en güzel ve lüks görünümlü 50 farklı akvaryum tasarımını sizin için derledik.































GENEL EGZERSİZ BAŞLIKLARI - On-Off Fenomeni






NEH
Germe egz.
Kuvvetlendirme egz.
Yüz egz.
Baston egz.
Denge egz.
Su içi egz
Thera-band egz.
Top egz.
Met egz.
Yürüme egz.
Solunum ve gevşeme egz.

On-Off Fenomeni; hastanın aniden ve rasgele bir zamanda parkinson belirtilerinin artması olup,  hasta aniden kötüleştiği gibi iyileşebilir.

On Döneminde Yapılan Egzersizler
Solunum egzersizleri
Gevşeme egzersizleri
Rijiditeyi azaltıcı egzersizler
Pasif egzersizler

Off Döneminde Yapılan Egzersizler
Denge egzersizleri
Met egzersizleri
Yürüme egzersizleri
Koordinasyon egzersizleri
Baston egzersizleri
Su içi egzersizler
Aktif egzersizler



NEH EGZERSİZLERİ
Günde 1 veya 2 kere uygulanır.
5-10 tekrarlı yapılır.
Nefes tutulmadan yapılmalıdır; bunu sağlamak için sesli sayma uygulanabilir.


GERME EGZERSİZLERİ
Kuvvet ve endurans egzersizlerinden önce yapılır.
Haftada en az 3 kere yapılmalı ve her seans en az 20 dakika olmalıdır.
Her germe 3-5 kere yapılır ve 10-30 saniye tutulup gevşenir.
Tek başına germe egzersizi kuvveti ve enduransı geliştirmez.



KUVVETLENDİRME EGZERSİZLERİ

Haftada en az 2 kere majör kaslar için yapılmalıdır.
Kondisyona bağlı ağırlık çalışılabilir (1-2 pound )
Fazla ağırlık yaralanmaya neden olur.
Bir hareketi 8-15 tekrarlı yapın. Bir ağırlığı 8 kerede zor kaldırıyorsanız AĞIRDIR; 15 kerede hafif kaldırıyorsanız HAFİFTİR.
Nefesinizi tutmayın.

YÜZ EGZERSİZLERİ
Gülümseyin, tutun, gevşeyin
Dudaklarınızı büzüp, tutup, gevşeyin
Artarda dudaklarınızı büzüp gülümseyin
Ağzınızı açın ve dilinizin ucunu dudaklarınızda gezdirin
Ağzınızı kapatın ve dilinizin ucunu diş etlerinizde gezdirin
Ağzınızı açabildiğiniz kadar açın, tutun, gevşeyin
Uzatarak, yapabildiğiniz kadar yüksek ve güçlü bir sesle “KA” deyin
Yapabildiğiniz kadar hızlı ve yüksek sesle “PA\TA\KA” deyin


 BASTON EGZERSİZLERİ
Abdominaller ve gövde rotasyonu için
Skapular kasları germek için
Glue foot (zamklı ayak) bırakılması
Gövde flex-ext, göz kasları için
Yakalama ve bırakma




SU İÇİ EGZERSİZİN FAYDALARI
Düzgün postür
Düzgün yürüyüş
Dengede gelişme
Masaj etkisiyle rijiditede azalma
Fonksiyonellikte artma

MET EGZERSİZLERİ
Ağırlık aktarma
Öne kalça yürüyüşü
Arkaya kalça yürüyüşü
Diz fleksiyonu ve denge

Yürüyüş bozukluğunun en erken işareti kol salınımındaki azalma ve kısa adımlarla yürümedir. Zamanla kol alınımları tamamen kaybolur ve ayaklarını sürüyerek yürümeye başlarlar. Hasta gravite merkezini yakalamaya çalışıyor gibi öne doğru kısa ve hızlı adımlarla yürür. Buna “fastinating gait” denir.

YÜRÜME EGZERSİZLERİ
8 çizerek yürüme
Dönerken yapılacaklar
Kol salınımlarının arttırılması
Yürüme ve el çırpma
Eğilmek ve sallanmak
Sırtüstü yüzme tarzında egzersiz

RESİPROKAL HAREKETLER
Zıt hareketler
Oturup el çırpma
Zıt uzanma
Ayakta çapraz kol bacak açma

Otizm Spektrum Rahatsızlığı





Görülme Sıklığı

  Son yıllarda elde ettiğimiz kanıtlara göre OSB tanısı alan çocukların oranı artmaktadır ve erken tanı ve erken müdahale uzun dönem belirtilerinde daha iyi sonuç elde etmemizi sağlamaktadır (Dawson G, Osterling J, 1997).

  Önceki yıllarda yapılan çalışmalarda otizm görülme oranı 10.000’de 4-5 olarak belirtilmekteydi (Lotter V, 1966).

  Yeni yapılan çalışmaların çoğunda görülme oranı otizm için 1.000’de 1 ve OSB için 1.000’de 2 veya daha üzeri olarak açıklanmaktadır(Gilberg C, Wing L, 1999, Fombanne E, 1999). 

  2007 Yılında ABD’inde 3 ile 17 yaş arası 673.000 çocukta yapılan Ekim ayında yayınlanan bir çalışmada Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) oranı %1.1 olarak açıklanmıştır (Kogan M, 2009).

  Buna göre 100 çocuktan birinde OSB görülmektedir.

  Bu da OSB sıklığında ciddi bir artış görüldüğünü göstermektedir.

  Çocukların yaş gruplarına bakıldığında,

 15-17 yaş arası çocuklara göre 6-8 yaş arası çocuklarda %54,9-11 yaş arası çocuklarda %83 daha fazla görülmektedir.

  Cinsiyet dağılımına baktığımızda göre erkeklerde görülme oranı kızlara göre 4 kez fazladır.



  Görülme sıklığındaki artışın nedenleri;
  1. Gerek uzmanlarda, gerekse ailelerde farkındalık artması
  2. OSB kriterlerinin genişletilmesi
  3. Bozukluğun sağlık çalışanları tarafından daha iyi tanı koyulmaya başlanması
  4. Çevresel etkenlerin etkisi



Etiyoloji
u  Şu andaki veriler otizm görülme oranındaki bu artışın nedenlerini tümüyle anlamamıza yetmemektedir.

  Çoğu otizm ve OSB vakalarının genetik ve çevresel faktörlerin kombinasyonundan kaynaklandığı  görüşü yaygınlaşmaktadır.

  Genetik faktörler OSB için temel hazırlayabilir. Çevresel faktörler de genleri tetikleyebilir ve ardından bozukluğa yol açabilir (McCandless, 2007).

  Genetiğin otizmde payı olduğu ve bir çok OSB olan çocukta genetik bir hassaslık yada kırılganlık olduğu açıktır.

  Bir çok araştırmada otistik çocukların kardeşlerinin %2-4'ü otistik bozukluk göstermiştir,

  Otistik çocukların kardeşlerinin otizm olma olasılığı, normal populasyona göre 50 kat daha yüksektir.

  İkizlerle yapılan bir çalışmada otistik bozukluğun birlikte görülme oranı monozigot ikizlerde %92, buna karşın dizigot ikizlerde %10 olarak bulunmuştur.

  Otizm etiyolojisinde en az 15 kadar geni etkileşimi rol oynuyor olabilir (Korkmaz B, 2008)

  Aslında otizm geni yoktur. Beynin gelişimini etkileyen genler vardır ve bunların bozulması ile belirtiler ortaya çıkar.

  Teknolojilerdeki gelişmeler genlerde daha önce belirlenemeyen hataların tespit edilebilmesini sağlıyor.

  Küçük genetik hataların otizmden sorumlu olma olasılığı yüksektir.

  Bu küçük hatalar anne-babalarında herhangi bir belirtiye neden olmazken ilgili protein üretiminde kritik nokta geçilirse belirtiler ortaya çıkmaktadır (Korkmaz 2008).

  Hafif genetik kırılmaların olduğu ailelerin çocuklarında risk artmaktadır.

  Bu genetik değişimler belirti vermeyen anne babanın yumurta ve spermlerinde kendiliğinden de oluşabilir.

  Bu tür ailenin diğer çocuklarında risk düşüktür ancak, etkilenen çocukların çocuklarında risk yüksektir.

  Yani geçiş dominanttır (Korkmaz 2008, Hollander 2008).