10 Ekim 2013 Perşembe

Yemeklere Koku ve Tad Vermeğe Yarayan Doğal Maddeler



Bugün birkaç çuval tarçın veya karabiber ele geçirmek için insanların birbiriyle çarpışacağını canını tehlikeye atacağını düşenemiyoruz bile. Oysa yüzyıllar boyu, baharat son derece az bulunduğundan batı ülkelerinde, gümüş veya altın kadar değerliydi. Zaten birçok büyük gemici baharat aramaya çıktıkları zaman yeni yeni topraklar bulmuş ve buralarda sömürgeler kurmuşlardı. Bunun Avrupa ulusları arasında yarattığı rekabet, bazen kanlı savaşlara bile yol açmıştır.  Şu halde baharatın üretimin sanayileştirildiği ve taşıma kolaylıklarının sağlandığı  XIX. yüzyıla kadar tarihte önemli bir yeri olduğunu rahatça söyleyebiliriz.

Baharat, iştah açıcı veya sindirimi kolaylaştırıcı özellikleriyle tıpta, özellikle gastronomide ( mutfak biliminde ) kullanılan, koku verici bitkilerdir. En çok kullanılanlar karabiber, zencefil, tarçın, kimyon, vanilya, kırmızı biber, gine karabiberi denen afrika küçük hindistancevizi, karanfil ve pimentadır. Avrupa'da ilk tanınan baharat Hint karabiberiydi. Eski tarihçiler, Hint karabiberinin o çağlarda altın değerinde olduğunu yazarlar. O kadar ki '' karabiber gibi pahalı ''  cümlesi pahalılığı ölçen bir deyim olmuştur.

Zencefili, yunanlılara Persler tanıtmıştı. Romalılar hemen her yemeklerine zencefil koyacak kadar bu baharatı sevmişlerdi. Soğutucu aygıtların bulunmadığı o çağlarda özellikle etlerin korunması için baharat çok gerekliydi. Baharat satışı özellikle Venedik'li tacirlerin tekelindeydi ve belgelere göre bu tacirler 288 kadar baharat türü satıyorlardı.



İştah açıcı özellikler, baharatın beslenmede ve mutfaktaki yeri, her ülkenin mutfak alışkanlıklarına göre değişir. Genellikle, sıcak bölgelerde daha çok kullanılır, yemeklerin tadını ve sıcaktan azalan iştahı arttırır. Başka yerlerde baharat daha az kullanılmakla birlikte gene de en seçkin yemeklerin vazgeçilmez bir parçasıdır. Tıp alanında, baharatın sindirim işini kolaylaştırdıgı kabul edilmiştir, ama aşırı derecede kullanılması ciddi rahatsızlıklara yol açabilir.

9 Ekim 2013 Çarşamba

Aynalar



Pürüzlü bir yüzeye ( örneğin bir yaprak kağıt ) düşen ışık, her yönde  yayılır; buna karşılık pürüzsüz ve parlak bir yüzey, nesnelerden gelen ışık ışınlarını belirli bir yöne gönderir; yansıma denen bu olay, aynanın önünde duran şeyi ( gerçek görüntü ) aynanın arkasında görüyormuşuz ( zahiri görüntü ) gibi bir göz aldanması uyandırır.

Eski insanlar cam yapmayı öğrenmeden önce de, özellikle kadınların süslenmesi için gerekli bir eşya olan aynayı kullanırlardı. Mısırlılarda, Yunanlılarda  ve Romalılarda aynalar altın, gümüş, bronz veya parlak kalaydan yapılırdı. XII. yüzyıldan sonra kaya kristalini ya da camın arka yüzünü gümüş veya kurşun; daha sonrada  kalayla kaplama yöntemi bulundu. Ama bu yöntemle yapılan aynalar, olağan ev eşyası haline gelebilmiş ve çoğalmıştır.



Bu gün en çok kullanılan  ayna yapma yöntemi, bir düz cam alıp bunun bir yüzünü gümüş renginde bir sırla kapladıktan sonra koruyucu boya ile boyamaktır. Düz ayna'dan yansıyan görüntü, her zaman, karşıdaki nesnenin tam benzeridir; aynadaki görüntü, nesnenin aynaya göre uzaklığı ne kadarsa o kadar uzaktaymış gibi görünür. Görüntünün boyutları, nesnenin boyutlarına eşittir. İçbükey ayna, bir kasenin içi gibi çukurdur; ışığı bir yerde toplayarak olduğundan daha büyük ve daha yakın bir görüntü verir. Bu çeşit aynalar cisimleri büyük gösterdikleri için bunlara  '' dev aynası ''da denir.  Bu aynalar, ışık kaynağı odak noktasına konduğu zaman ışığı dağılmadan uzağa gönderebildiği için ışıldak ( projektör )yapımında da kullanılır. Dışbükey ayna ( bir kaşığın sırtı güzel bir örnektir ) ipince ve daha uzak bir görüntü verir. Bu iki çeşit ayna eşyayı ve insanları, biçimleri bozarak yansıtır.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Bitkisel Esaslı Beslenme Geleceğin Vaadi



Tüm bunlar sayesinde, bitkisel esaslı beslenmeden sağlanan yararların, tıbbi uygularmalarda kullanılan herhangi bir ilaç veya ameliyattan çok daha etkili ve çeşitli olduğunu gördüm. Kalp hastalıkları, kanser, diyabet, felç ve yüksek tansiyon, artrit, katarakt, alzheimer hastalığı, iktidarsızlık ve diğer her tür kronik hastalık büyük ölçüde önlenebilir. Genelde yaşlanma ve doku bozulmasıyla ortaya çıkan bu hastalıklar, zamanından önce çoğumuzun ölümüne neden oluyor.

Ayrıca ilerlemiş kalp hastalıklarının, nispeten ilerlemiş belli kanserler türlerinin, diyabetin ve diğer birkaç dejeneratif hastalığın beslenmeyle iyiye gidebileceğini gösteren etkili kanıtlar var. Beslenmenin kalp hastalıklarını önleyebileceğiyle  ilgili kanıtları gönülsüzce kabul ettiklerini fakat örneğin böyle bir hastalık ilerlemiş olduğunda, hastalığı geriletebileceğini şiddetle reddettiklerini hatırlıyorum. Fakat kanıtlar daha fazla görmezden gelinemez. Bilimde veya tıpta böyle bir fikre zihinlerini kapayanlar, inatçılık etmekten daha fazlasını yapıyorlar;  sorumsuzca davranıyorlar.



İyi beslenmenin en heyecan verici faydalarından birisi, genetik yatkınlık nedeniyle oluştuğu düşünülen hastalıkları önlemesidir. Hastalıklardan sorumlu gen veya genleri taşımamıza rağmen, şimdi bu ''genetik '' hastalıkları büyük ölçüde önleyebileceğimizi biliyoruz.  Fakat genetik araştırmaların finansı, belirli genlerin belirli hastalıklardan sorumlu olduğu inancıyla  ve bir şekilde bu nahoş genleri ''kapatabileceğimiz '' ümidiyle sürekli artıyor. İlaç şirketlerinin halkla ilişkiler programları, her birimizin iyi ve kötü genlerinin hepsini listeleyen kişisel kimlik kartlarımızın olacağı  bir gelecek betimliyorlar. Bu kartla birlikte doktora  gittiğimizde, doktorumuz  kötü genlerimizi zapt edecek basit bir hap yazacak. Bu mucizelerin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğine veya denenirse ciddi, istenmeyen sonuçların ortaya çıkacagına dair güçlü şüphelerim var. Bu geleceğe dair boş hayaller, şu an var olan maddi olarak karşılanabilir, istenen sonuçları verebilecek sağlık çözümlerini ört bas ediyor; Beslenmeye dayanan çözümleri. Hayvanlarla yapılan deneylerde, çok güçlü genetik eğilimlere rağmen, kanserin ilerlemesinin beslenmeyle denetlenebileceği gösterildi.

Doğru şekilde yemek, yalnızca hastalıkları önlemekle kalmazi aynı zamanda hem fiziksel hem de zihinsel sağlık ve mutluluk verir. Bazı dünya çapında aletler, örneğin demir adam Dave Scott, pistlerin yıldızları Carl Lewis ve Edwin Moses, tenis devi Martina Navratilova, dünya şampiyonu güreşçi Chris Campbell altmış sekiz yaşındaki maratoncu  Ruth  Heidrich hepsi de az yağlı, bitkisel asaslı beslenmenin performanslarında önemli bir artış sağladığını keşfetmişlerdir. Laboratuarda bir grup fareyi olağan Amerikan yiyecekleriyle-hayvansal esaslı proteinlerce zengin-besledik ve az hayvansal esaslı protein içeren bir diyet uygulanmış diğer bir grup fareyle kıyasladık. Tahmin edin bakalım, her iki grup fare de egzersiz tekerleklerine yönlendirildiğinde ne oldu ? Az hayvansal esaslı proteinle beslenenler, çoğumuzun yediği türde yiyeceklerle beslenenlerden daha az yorularak, oldukça fazla egzersiz yaptılar. Bu dünya çapındaki atletler tarafından da gözlemlenen bir etkiydi. Bu tıbbi kurumlar için yeni bir haber olmasa gerek. Yüz yıl önce, Yale Üniversitesi Tıp Fakültesinde ünlü, önde gelen bir beslenme araştırmacısı olan Profesör Russell Chittenden bitkisel esaslı beslenmenin öğrencilerin fiziksel kapasitelerini  etkileyip etkilemediğini araştırdı. Bazı öğrencilerine, bir akademi üyesine ve kendisine bitkisel esaslı beslenme uyguladı ve fiziksel performans testleri yaptı. Neredeyse bir yüzyıl sonra farelerle yaptığımız deneydekiyle aynı sonuçları elde etmişti-ve ikisi de aynı derecede muhteşemdi.





Bir de sağlığımızı kontrol altına almak için, ilaç ve ameliyatlara olan aşırı bağımlılık sorunumuz var. En basit şekliyle, doğru şekilde yemek, yan etkileriyle beraber ilaç kullanmanın devasa maliyetlerinin büyük ölçüde önüne geçebilirdi. Daha az sayıda insan, ömürlerinin son yıllarda hastanelerde kronik hastalıklarla uzun, pahalı savaşlar yapmaya devam ederdi. Sağlık hizmetleri masrafları düşer ve erken ölümler büyük bir hızla azaldıkça, tıbbi hatalar azalırdı. Esas itibariyle, asıl amacına uygun olarak, sağlık hizmetleri sistemimiz nihayet sağlığımızı korur ve iyileştirirdi.

6 Ekim 2013 Pazar

Karışıklığı Azaltmaya Çalışmak




Amerikalıların gerçekleri bilmesi gerekiyor. Araştırmalarımızda neleri su yüzüne çıkardığımızı bilmeleri gerekiyor. Araştırmalara milyarlar harcanmasına rağmen neden boşuna hastalandığımızı, niye birçoğumuzun vaktinden önce öldüğünü bilmeleri gerekiyor. Buradaki ironi ise çözümün basit ve ucuz olması. Amerikan sağlık krizinin cevabı her gün her birimizin tercih ettiği yiyeceklere yatmakta. İşte bu kadar basit.

Birçoğumuzun beslenme konusunda iyi bilgi sahibi olduğumuzu düşünmesine rağmen, öyle değiliz ne yazık ki. Bir  moda diyetten diyete atlayıp duruyoruz. Doymuş yağları, tereyağını veya karbonhidratları küçümsüyoruz ve daha sonra sağlık sırlarını çözecekmiş gibi.
E vitamini, kalsiyum destekleri, aspirin ve ya çinkoya kucak açıp, son derece spesifik besin bileşenleri üstüne enerji ve çabalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Çok sık olarak moda gerçeklerden ağır basıyor. 1970'lerin sonlarında, ülkeyi kasıp kavuran protein diyeti çılgınlıgını belki anımsarsınız. Gerçek besinler yerine bir protein karışımı alarak kilo verebileceğiniz vaat ediliyordu. Çok kısa bir süre içerisinde, yaklaşık altmış kadın diyetten ötürü hayatını kaybetti. Daha yakın zamanda milyonlarca insan kitaplara dayanarak yüksek oranda protein  ve yağ içeren diyetleri uyguladılar. Bu modern protein çılgınlıklarının çok çeşitli tehlikeli sağlık problemlerine  yol açtığına  dair gittikçe  artan sayıda kanıt bulunmakta. Beslenme hakkında bilmediğimiz anlamadığımız şeyler bize zarar verebilir.

Yirmi yılı aşkın süredir, halkın içine düştüğü bu karmaşayla uğraşıyoruz.  1988'de Senatör John Glenn'in başkanlık ettiği ABD Senatosu Hükümet İşleri Komitesi tarafından halkın diyet ve beslenme konusunda niye bu kadar şaşkınlık içerisinde olduğumuzu ifade edilmesi gerekmekte. Çok defa biz bilim insanları daha büyük bağlamı göz ardı ederek detaylar üstüne odaklanıyoruz. Örneğin kalp krizini önlemek için E vitamini gerek kanseri önlemek için A vitamini olsun, çaba ve ümitlerimizi tek seferde yalıtılmış bir besin maddesi üzerine yoğunlaştırıyoruz. Doğanın sonsuz karmaşıklığını  çok basitleştiriyor ve hiçe sayıyoruz. Genellikle besinin ufacık  biyokimyasal parçalarını araştırmak  ve buradan beslenme ve sağlıkla ilgili kapsamlı sonuçlara varmaya çalışmak, çelişkili sonuçlara yol açar. Çelişkili  sonuçlarda kafası karışmış bilim adamlarına ve politika oluşturanlara, buradan da gittikçe artan sayıda kafası karışmış halka yol açar.

C / C++ Programlarının Genel Yapısı




Bu bölümün amacı, C++ dilini öğrenmeye yeni başlamış okurlarımız için bir C/C++ programının genel görünümünü ve yapısını, şimdilik  çok ayrıntıya girmeden  vermek ve böylece C/C++ programları ile karşılaşacak okurlarımıza genel bir bakış açısı sağlamaktır. burada geçecek olan kavramların  ayrıntılarını açıklamaya çalışacağız.

 #include stdio .h
main ( )
{int x, y, z;
x=5;
y=6;
z=x*y;
printf ( \nz=%d , z ) ;
}

programda, ilk satırda görülen #include sözcüğü, stdio . h adlı başlık dosyasının (header file) C programı içerisine dahil edilmesini sağlamaktadır. #include stdio . h ifadesi C dilinde bir ön işlemci direktifi ( preprocessor directive ) adını alır .
Studio. h, C dilinin standart giriş-çıkış fonksiyonlarının  tanımlanmış  olduğu bir başlık dosyasıdır ve adı Standart Input Output Header File sözcüklerinden kısaltılmış bir yapay söcüktür. C dilinde standart çıkış ortamına  ( genellikle ekran) bilgi aktaran printf fonksiyonu stdio. h içinde tanımlanmıştır. C dilinde belirli bir konu ile ilişkili tüm fonksiyonlar bir başlık  dosyası  içinde toplanmıştır ve o grup fonksiyonlara ihtiyaç duyulunca  ilgili başlık dosyası include girektifi ile program içine katılır. Gereksiz fonksiyonlar belleğe yüklenmediği için bu sayede c programları bilgisayar belleğini en iyi biçimde  (optimal) kullanırlar.

Stdio. h  klavyeden bilgi girişi için scanf, ekrana bilgi çıkışı için printf, disk  üzerindeki dosyalara bilgi kaydı için fputc, fwrite, fputs vb gibi fonksiyonları içeren önemli bir başlık dosyasıdır.

C dilinde matematiksel fonksiyonlar ise  ( logaritma,karekök, trigonometrik fonksiyonlar vb ) math. h adlı bir boşluk dosyası  içinde tanımlanmıştır ve bunlardan herhangi biri program içinde kullanılacaksa math.h adlı dosya include direktifi ile programa eklenmelidir.



conio . h  adlı başlık dosyasında konsol giriş çıkışı ile ilgili fonksiyonlar ( getch, getche vb ) bulunur. Zaman fonksiyonları time . h içinde ve grafik fonksiyonları ise graphics. h adlı başlık dosyası içinde yer almışlardır. Her  C programı bir tanesi main adını taşıyan bir yada daha fazla  fonksiyondan oluşur. Her C fonksiyonunun bir başlığı ve bir de gövdesi vardır.

Main Fonksiyonunun başlığı,
main ( )
veya
void main ( )
void main (void)
main (int argc, char *argv [])

şekillerinden birinde olabilir. Biz main' e ait fonksiyon başlığını main () şeklinde kullanacağız.

Fonksiyonun gövdesi ise { } sembolleri içine alınır. Bunlara blok sembolleri adını vereceğiz. Bir C fonksiyonu  içinde çok sayıda  blok sembolü bulunabilir, bunlar dengelenmiş olmalıdır yani ne kadar { sembolü varsa aynı sayıda da } sembolü bulunmalıdır.

Farklı Türde Bir Reçete






Birtakım çok satan '' beslenme '' kitaplarının yazarlarının çoğu araştırmacı olduklarını iddia ediyor fakat onların '' araştırmalarının'' orijinal, profesyonelce geliştirilmiş deneyimler  içerdiğini görmüyorum. Yani  meslektaşlarının veya eş düzeydeki kişilerin  dikkatli incelemesi altında çalışmalar tasarlayıp yapmamışlar. Bilimsel bültenlerde  yayımlanan eş düzeydeki kişilerin incelediği  çok az yayınları var veya hiç yok, gerçekte beslenme biliminde  formel bir eğitimleri yok;  hiç bir profesyonel  araştırma topluluğuna üye değiller; eş düzey inceleyiciler olarak hiç yer almamışlar. Bununla beraber, çok karlı proje ve ürünler geliştirip okuyucuyu yine kısa ömürlü ve yararsız bir diyet modasıyla baş başa bırakırken ceplerini parayla dolduruyorlar.

Bazı kitaplar sağlık bilgilerini daha karışık idrakı daha zor ve sonderece muğlak hale getiriyorlar. Eğer bu şipşak programlardan yorulup tükenmediyseniz, peklik çekip neredeyse açlıktan ölmediyseniz bu sefer de kalori saymaktan, karbonhidrat, protein ve yağların gramını hesaplamaktan  başınız dönüyordur. Herneyse  asıl problem nedir ? Yağ mı ? Karbonhidratlar mı ? En çok kilo vermeyi sağlayan besin maddeleri yüzdesi nedir ? Turpgiller kan türüm için faydalı mı ? Doğru besin desteklerini alıyormuyum ? Günlük C vitamini  ihtiyacım ne kadar ?  Bende keton hastalığı mı var ? Kaç gram protein  ihtiyacım var ?

Resmi algıladınız. Bu sağlık değildir. Bunlar tıp, bilim ve popüler medyanın en kötüsünü barındıran diyet çılgınlıklarıdır.

Eğer kilo vermek için yalnızca iki haftalık menü programlarıyla ilgileniyorsanız o zaman  bu yazdıklarımız size göre uygun olmanın dışında kalmaktadır. Sağlığınızın zirvesinde  olmanız için herhangi  bir yan etkisi olmayan  herhangi bir ilaç  veya ameliyatın sağlayabileceğinden  daha fazla yarar içeren basit, izlemesi kolay bir reçete var. Ancak bu reçete bir menü değil; günlük tablolar veya kalori sayma gerektirmiyor ve finansal çıkarlarada hizmet etmiyor.  En önemlisi  destekleyici  kanıtlar çok kuvvetli. Bu yeme ve yaşam biçiminizi  değiştirip, sonunda  elde edeceğiniz alağanüstü  sağlıkla ilgili bir şey. Kısaca bitkisel  esaslı besinleri tüketmenin sağlık için sayısız faydası ve her tür et, mandıra ürünleri ve yumurta da dahil olmak üzere, hayvansal esaslı besinleri tüketmenin sağlık için büyük ölçüde hesaba katılmayan tehlikeleriyle  ilgili. Bitkisel asaslı beslenmenin değerini kanıtlamak için yerleşmiş fikir ve felsefi  veya diğer söylemlerle başlamadık.



Bu çalışmalar hem yapı hem de amaç açısından çeşitlilik  gösteriyordu. Bunların arasında  Filipinli çocuklardaki karaciğer kanseri  ve çocuklardaki küf toksinini aflatoksin  tüketiminin araştırılması. Filipinler'de kötü beslenen okul öncesi çocuklar için ulus çapında  bir kendine yardım beslenme merkezleri programı. Çin'de ve Tayvan'da 170 köyde hastalıktan  ölüm oranıyla ilişkili  beslenme ve yaşam tarzı  faktörlerinin  kapsamlı bir çalışması  ( Çin Etüdü olarak biliniyor ). Aralarında son derece  çeşitli olan bu çalışmalar çeşitli beslenme alışkanlıklarıyla ilgili olduğu düşünülen hastalıkları, dolayısıyla beslenme tarzı ve hastalık  arasındaki bağlantıları kapsamlı olarak araştırma fırsatını sundu.

Debug (Hata Ayıklama ) İşlemi



Programcının program kodunu yazarken yaptığı yazılış kuralları ile ilişkili hatalar ( syntax errors ) derleyici tarafından kolaylıkla tespit edilir ve kullanıcı uyarılı. Bu konuda  Visual C++ .net'te, mükemmel bir syntax kontrolü ve uyarı sistemi mevcuttur. Programcının program yazarken  yaptığı mantık hataları ise, Visual C++ .net derleyicisi tarafından  bulunamaz; ancak bunların programcı tarafından bulunabilmesi için Visual C++ . net ortamında bazı yardımcı araçlar mevcuttur. Bunlar Debug menüsü içinde bulunmaktadır.

Step Into
Tasarım esnasında Visual C++ kodundaki o esnada kürsörün işaret etmiş olduğu  komutu çalıştırır.

Step Ower
Step into komutuna benzer.  En önemli fark, icra edilen aktif komut, bir prosedür çağırma komutu ise, o prosedür tek bir komut  gibi  bütünü ile icra edildikten  sonra, esas koddaki bir sonraki deyime geçilir.

New Breakpoint
Mouse'un işaret ettiği noktada bir durma noktası oluşturur. bunun anlamı şudur; program icra edilince icra bu noktada duracaktır. Bu tür bir işlem, özellikle sonsuz çevrime giren  uygulamalarda hata noktasını tespit  edebilmek amacı ile uygulanır.

Pahalı Bir Mezar



Sağlık hizmetlerimiz için dünyadaki herhangi bir ülkeden daha fazla ödeme yapıyoruz. 1997'de sağlık hizmetlerine bir tirilyon doların üstünde harcama yaptık. Gerçekte sağlık masraflarımız uzun zamandır o kadar kontrolsüz artıyor ki, Sağlık Hizmetleri Finans Dairesi 2030' a kadar masrafların onaltı trilyon doları bulacağını tahmin ediyor. Masraflar enflasyonu  da sürekli geride bıraktı; şimdi ekonominin ürettiği her yedi doların birini sağlık hizmetlerine harcıyoruz.

Kırk yıldan az bir zamanda, gayri safi yurt içi hasılanın bir yüzdesi olarak masraflarda neredeyse %300' lük bir artışa tanık olduk! Tüm bu ekstra finansman ne alıyor ? Sağlık mı kazandırıyor ? Ben hayır diyorum ve bir çok ciddi yorumcu da benimle aynı fikirde.

Yakın zamanda ABD, KANADA, AVUSTRALYA ve bir kaç Batı Avrupa ülkesinin de dahil olduğu on iki ülkenin sağlık durumu, sağlık hizmetleri etkinliğinin on altı farklı göstergesi esas alınarak kıyaslandı. Ortalama olarak, diğer ülkeler kişi başına ABD'nin harcadığının yaklaşık yarısını harcıyor. Bu nedenle sistemimizin diğerlerininkinden daha üstün olmasını beklemek makul olmaz mı ? Maalesef, bu on iki ülke arasında ABD sistemi sürekli en kötü uygulamalar arasında. Dünya Sağlık Örgütü başka bir analizde, sağlık hizmetleri sistem performansına göre Birleşik Devletler'i dünyada yirmi yedinci sıraya yerleştirdi. Sağlık hizmetleri sistemimiz, açık farkla en çok parayı bizim harcamamıza rağmen  açıkça görülüyor ki dünyada en iyisi değil.

Birleşik Devletler'de çoğunlukla bir doktor tedavi kararlarını sağlık değil, paraya dayanarak veriyor. Sağlık sigortası olmamasından kaynaklanan sonuçların hiç bundan daha korkutucu olmadığından şüphe ediyorum ve  kırkdört  milyona yakın Amerikalının sigortası yok durumdadır. Sağlık hizmetlerine bu gezegendeki herhangi bir ülkeden daha fazla harcama yapılırken, hala on milyonlarca insanın temel bakımdan yararlanamaması bence kabul edilecek bir durum gibi gözükmemektedi günümüzde.

Üç perspektiften baktığımızda hastalıkların yaygınlığı, tıbbi bakım etkinliği ve ekonomi - tıbbi sistemimizde çok ciddi sorunlar bulunmaktadır. Bu hükme yalnızca rakamları ve istatistikleri sayıp dökerek varmıyoruz. Birçoğumuz hastanelerde ve bakım evlerinde sevdiğimiz birinin hastalıklara yenik düşüp ölmesini izlerken, korkunç saatler geçirmişizdir. Belki siz de bir hastasınız ve bazen sistemin ne kadar yetersiz olduğuna tanık olmuşunuzdur.

Çocuklar - Süper Beden Karmaşası



Süper beden karmaşamızın belki de en normal bozucu yanı fazla kilolu ve obez çocukların sayısında ki artıştır. Amerikan  gençliğinin ( altından on dokuz yaşa kadar ) yaklaşık % 15' i fazla kiloludur. Diğer bir % 15 de risk altında bulunmaktadır.

Fazla kilolu çocuklar, büyük oranda psikolojik ve sosyal sorunla karşı karşıya kalıyor. Bildiğiniz gibi çocukların dürüstlük ve patavatsızlık özellikleri çok bulunmaktadır, bazen oyun alanları çok acımasız yerler  olabilir. Fazla kilolu çocukların arkadaş edinmesi daha zor ve genellikle tembel ve şapşal oldukları düşünülüyor. Davranış ve öğrenme zorlukları yaşamaları olasılığı daha yüksek ve ergenlik çağında oluşması muhtemel düşük özsaygı da yetişkinlikte de devam edebilir.



Fazla kilolu çocukların, bir yığın tıbbi problemle boğuşma olasılıkları da çok fazla. Genellikle kolesterol seviyeleri  de yüksek ki bu durum ölümcül hastalıkların herhangi birisinin habercisi olabilir. Bozulmuş glikoz toleransı, dolayısıyla diyabet problemi yaşamaları daha muhtemel. Daha önce sadece yetişkinlerde görülen tip 2 diyabet, ergenlerde de tırmanışa geçmiş durumda. Obez çocuklarda yüksek tansiyon  olma olasılığı  dokuz kat daha fazla görülmüştür. On obez çocuktan birinde nöro-bilişsel problemlere yol açabilecek uyku apnesi var. Obez çocuklarda çeşitli kemik problemleri daha yaygın. En önemlisi obez bir çocuğun obez bir yetişkin olması çok daha muhtemel ki bu da ömür boyu sürecek sağlık problemleri olasılığını büyük ölçüde artırıyor.

Microsoft .net Teknolojisinin Dayandığı Standart Protokoller





Hyper Text Transfer Protocol (HTTP)
World Wide Web (WWW) 'in üzerine kurulduğu protokoldür. İnternete bağlı tüm bilgisayarlar arasındaki haberleşmeyi sağlar. HTTP, mesajların nasıl formatlanıp iletileceğini tanımlar; ayrıca web sunucu ve web tarayacıların çeşirli komutlara karşı hangi eylemleri gerçekleştireceğini belirler.

SOAP ( Simple Object Access Protocol)
Bilgi değişimi için kullanılan basit bir protokoldür. XML'e dayalıdır ve üç temel kısımdan oluşmaktadır.
1- Mesajda ne olduğunu ve nasıl işleneceğini tanımlayan zarf kısmı
2- Bir kodlama kuralları kümesi
3- RPC'leri  (remote procedure calls ) temsil etmek üzere kullanılan bir düzen.

UDDI ( Universal Description, Discovery and İntegration )
Her boyuttakiişletmeyi dijital ekonominin nimetlerinden  faydalandırmak için düşünülmüş  bir sistemdir. Herkes için açık olan bir UDDI kayıt merkezi vardır. Üyelik ücretsizdir ve her üye kendisi hakkında ve sağlayacağı servis hakkındaki bilgileri girmektedirler. Firma adına göre belirli bir servis ya da servis tipine göre arama yapabilirler. Böylece her firma diğer firmaların sağladığı hizmetler konusunda da bilgi sahibi olmaktadırlar.

WSDL ( Web services Description Language )
Web servislerinin bilgi değişimi için gerekli olan XML  gramerini  tanımlar. Firmalar sağladıkları servisler ile ilişkili WSDL 'leri yayınlar ve bu servislerden istifade etmek ve erişmek isteyenler de bu WSDL'leri kullanırlar.

Microsoft.net Ortamında Yazılım Geliştirme Araçları


Microsoft Visual Studio .net ve Microsoft . net Framework kullanıcılara XML Web servisi oluşturmak ve icra etmek konusunda büyük imkanlar sunmaktadır. Microsoft Visual Studio .net, Microsoft Visual Basic.net, Microsoft Visual C++, ve Microsoft C#.net gibi tamamen nesneye yönelik programlama tekniklerini kullanabilen ve yüksek verimlilikle çalışabilen programlama dillerini içermektedir.

Visual Studio .net yazılımı, bir uygulamanın bir web servisi ile haberleşebilmesi için gerekli olan XML ve SOAP arayüzlerini otomatik olarakürettiği için  kullanıcı sadece kendi uygulamasına konsantre olabilir.

Visual Basic.net ( ya da Visual Basic 7.0 ), tamamen nesneye yönelik programlama özelliklerini içeren ve yapısal olarak önceki sürüm olan  Visual Basic 6.0'dan tümü ile farklı bir dildir. Web servisleri oluşturmak, Web formları oluşturmak, ASP+ kodlarıoluşturmak gibi bir çok yeni özelliğe sahiptir.

C#, sınıf ve bileşenler oluşturmak için geliştirilmiş  nesneye yönelik programlama dili özelliklerini taşıyan, Microsoftun .net ortamı için geliştirdiği yeni bir dildir. C,C++ ve Java dillerinin çeşitli elemanlarını entegre etmiştir. Ayrıca,metatag oluşturmak gibi ilave yeni özelliklere de sahiptir.

Microsoft.net Framework Detaylar

Microsoft.net Framework, .net teknlojisinin en kritik bileşenlerinden biridir. Bu Bileşen, uygulamaları ve Web servislerini yönetir ve ayrıca Framework Class Library ( FCL) olarak adlandırılan bir sınıf kütüphanesi de içerir. Ayrıca, Microsoft .net Frameforki güvenlik te dahil olmak üzere pek çok diğer programlama olanaklarınıda içerir.

.Net framework şu anda sadece Windows ortamı için mevcuttur acak FreeBSD ( UNIX benzeri kullanıma açık ücretsiz işletim sistemi )işletim sisteminde çalışacak sürümüde hazırlanmaktadır.

Common LAnguage Runtime-clr (ortak Dil İcra Ortamı ), microsoft.net Framework'un diğer önemli bir parçasıdır. C# vb dillerdeli programları icra etmektedir. Programların makina diline dönüştürülerek icra edilmesi iki aşamada olur:
1- Program önce  microsoft intermedia Language'e (MSIL) dönüştürülür. MSIL,CLR için gerekli komutları tanımlar.
2- CLR'ın diğer bir derleyicisi, MSIL'deki kodu makina diline dönüştürür.

Burada, programı doğrudan makina diline  dönüştürmeyip önce MSIL'e sonra makina  diline dönüştürerek fazladan bir adım oluşturmanın başlıca amacı, geliştirilen programların farklı işletim sistemleri arasında taşınabilirliğini sağlamaktır. Her işletim sistemi için makina dili farklı olacaktır. Oysa MSIL aynıdır. Eğer, o işletim sistemi için MSIL'den makina diline dönüştüren  bir derleyici geliştirilmişse, işletim sistemine programın  MSIL'de yüklenmesi çalıştırılması için yeterli olacaktır.

Bir Platform  üzerinde Microsoft.net  framework mevcutsa ( yani doğru olarak kurulmuşsa ) bu platform üzerinde tüm .net programları çalıştırılabilir. Farklı platformlar üzerinde bir programın  hiç bir değişikliğe uğramadan çalışabilmesine o programı taşınabilirliği  ( portability ) denilmektedir. Böylece .net ortamı ile taşınabilirlik sağlanmış olmaktadır.

Microsoft.net Framework ayrıca farklı dillerin birbiri ile birlikte çalışabilmelerine olanak sağlar, .net'i destekleyen herhangi bir dilde yazılmış program önce  MSIL'e dönüştürelecektir. Dolayısı ile bir projenin her parçası  farklı bir dilde yazılsa bile sonuçta her biri MSIL'e dönüştürülecek ve MSIL'de yazılmış tek bir proje elde edilecektir.

Dillerin birlikte çalışabilme özelliği işletme verimini arttıracaktır. Çünkü farklı dillerde uzmanlaşmış tecrübeli yazılımcılar, yeni bir dil öğrenmelerine ihtiyaç olmadan, aynı projede birlikte çalışabileceklerdir.